Bir yaşıyorum, bir yaşamıyorum
Bir nefes alıyorum, bir boğuluyorum
Birdenbire kararıyor gözlerim,
Sigaramı yakmak için çakmağı bulamıyorum.
Birasız ve hafif esrar kokulu bir sene
Birden geldi ve birden gitti
Kurulan hayaller muradına ermeden
Bir gitmek seçildi, bir kalmak
Gitmek neyse de kalmak olmadı
Kitaplıkta duran jiletle bol bakışmalı.
Şarkılar var jiletle bakışmanın fonunda.
İntihara beş kala çalınacak şarkılar
Birinde sevinin diyor adam
Çocuklar sevinin
Gidişlere, kalışlara, nefessizliklere sevinin
Yaşamın devam edişine sevinin
Jiletle bakışmaları bırakın.
Diğerinde yaylılar çınlıyor damarlarımda
Her an bir kesikten dışarı taşarcasına
Hava durumu gibi damarlarım da bir değişik
Misal bu sene dağlara çok az kar yağdı
Hava sıcaktı belki, belki soğumadı dağların içi
İklim krizi belki, belki de karın yağası gelmedi
Belki de dağ nefret etti ve akamadı damarlarından
Fakat dağın nefreti neyi değiştirebilir ki,
Ben hala raftaki jiletle bakışırken?
Keskin bakışlar ve keskin kararlar
Gidişler ve kalışlar,
Tepe lambam yanıp sönüyorken ve
İçimdeki yangın sönemiyorken
Silueti gözümün önünden gitmezken,
Ne renk kıyafetler giydiğini dahi hatırlayamıyorken,
Nefretim gün geçtikçe ruhumu katrana bularken
Gözüm dönüyor, pencereden bakıyorum dağlara.
Dağlar karanlık gece vakti
Ruhum kadar karanlık belki, belki ruhum vücudumu terk etti
Yine de bakmam lazım jilete, ruhum gitse de kalsa da.
Fark ettim ki dağların karanlığı ruhumun karanlığından aydınlık
En azından ay ışığı aydınlatıyor dağları
Ben aydınlıktan uzağım
Fakat jilete bir kol mesafesinde yakınım
Gidişe yakınım, gidişler çok yakın
Kalışa varamadım, kalışlar çok keskin.
Nefrete yakınım, sevgiye uzaklaştım
Hayata uzağım, ölümü kucaklayacağım.